Trabzonspor’un yıldız oyuncusu Muhammed Cham kulüp mecmuasına açıklamalarda bulundu.

İŞTE O RÖPORTAJ:

Trabzonspor ve Trabzon’la ilgili fikirlerinle başlayalım. Nasıl bir ortamdasın? Gerek ekip içindeki durumun ve gerekse kentle ilgili neler söylersin?

Trabzon özel bir kent, Trabzonspor büyük bir kulüp, bilhassa de taraftarlarıyla. Dünyanın her tarafında taraftarımız var. Bizim taraftarımıza ve onların da bize ne kadar bağlı olduğunu hissediyorsunuz. Maç kazanamayınca kentin üzüldüğünü, kazandığımızda ise birçok insanın memnun olduğunu görüyorsunuz.

Fransa’da sana isminle değil de daha çok ‘Mo’ ve ‘Chosen’ diye seslenmelerinin öyküsünü öğrenebilir miyiz?

Bana uzun müddettir ‘Mo’ diyorlar, birinci ismimin uzunluğuyla uğraşmamak için sanırım. Son periyotlarda de ‘Chosen’ eklendi buna, manası ‘seçilmiş’. Clermont’a gittiğimde çok yeterli ve parlak bir başlangıç yapmıştım, o nedenle Fransa’da bana bu ismi verdiler. Ben de beğendim aslında. Artık Chosen lakabıyla sıkça karşılaşıyorum.

Messi, Neymar, David Alaba vs. çok sayıda dünya çapında oyuncuyla gerek rakip, gerek kadro arkadaşı olarak birebir anda alanda yer aldın. Onları farklı kılan yalnızca yetenek mi sence? Onlar üzere yeteneği olduğu halde kendini geliştiremeyen ve kaybolan futbolcularla ilgili ne düşünüyorsun?

Öncelikle bu oyuncuları maçtan evvel bile fark eder, auralarını hissedersiniz. Onlarda özel bir şey vardır. Onlara karşı oynayacağınız maçtan öncesinde bile bunu gösterirler. Hasebiyle onlarla oynamak memnunluk verici bir durumdu. Ancak sonuçta onlar da insan. Mesela David Alaba üzere ulusal grupta da birlikte oynadığım oyuncular birazcık sizi şaşırtabiliyor. Benim kadar çocuksular! Öte yandan yetenekli isimler ve çok çalışıyorlar. Kimi oyuncular da var, çok yetenekli lakin hak ettiği kadar takdir edilmeyen. Bir örnek verebilirim, birkaç yıl evvel ona karşı oynamıştım: Mohammed Kudus. Nitekim özel bir oyuncu. Üst düzeyde lakin bence hak ettiği kadar tanınmıyor, bilenlerin dışındakiler için söylüyorum, görüntülerini, yeteneğini görseydiniz anlardınız.

Uzatma dakikaları tamamlanmak üzere ve lehinize penaltı verildi. Atamazsan finali kaybedeceksiniz yahut ekibin küme düşecek. Bu türlü bir durumda penaltı kullanmada tereddüt eder misin?

Hangi şartta olursa olsun o penaltıyı kullanırım. Ben bu türlü bir şahısım, grubuma yardımcı olmak için sorumluluk almaktan çekinmem. Ben bu nedenle futbol oynuyorum.

Teknik Yönetici Pascal Gastien, senin özgüvenini öne çıkarmış, Fransa’nın eski grup işvereni Raymond Domenech ise, seni Ousmane Dembélé’ye benzetip, “Hızı, top sürmesi ve teknik ustalığıyla seyircilerin gözleri için bir ziyafet. Onu izlemek çok eğlenceli” sözlerini kullanmış. Bu benzetmelerle ilgili neler söylersin?

Ben asla dehşetle oynamam, futbolun içindeki hiçbir aksiyondan etkilenmem, korkmam. Futboldan keyif alan biriyim. Alanda olduğum ve kendimi tabir edebildiğim için her vakit şükrederim. Ousmana Dembele’yle birbirimize biraz benzediğimizi çokça duyuyorum ancak bence biraz farklılık var. O biraz daha top süren bir oyuncu, bense daha çok kombine bir oyuncuyum.

Bir forvet olarak 10 numara ve gerektiğinde kanatlarda misyon yapıyorsun. Bilhassa günümüz futbolunda 10 numaranın ehemmiyetini özetler misin?

Evet, artık 10 numaranın şekli eskiye nazaran biraz değişti. Evvelden çok fazla koşma ve çok fazla savunma yoktu, lakin çağdaş futbolla birlikte herkes iki taraflı oynamak zorunda artık. Ekibe yardımcı olabilmek için ileri geri çalışmalı. Lakin her şeye karşın bu durumda misyon yapmak katiyen keyif verici. Ben bundan memnunluk duyuyorum, bilhassa de etrafınızda üst düzey oyuncular varken! Ancak benim için öncelik, alanda olmak, esasen sadece bir durumda düzgün olan oyuncu fazla ileriye gidemez. Farklı mevkilerde de misyon gelirse en güzelini keyifle yapmaya çalışırım.

Dövme merakın olduğunu biliyoruz. Bedenine çok sayıda dövme yaptırdın, bu kararı birinci nasıl verdin?

İlk başlarda biraz eğilimdi yalnızca, zira arkadaşlarımın birçoğunda dövme vardı. Bu nedenle ben de yaptırmak istemiştim. O periyotta kadar çok olacağını beklemiyordum. Lakin vakitle dövmeler arttı ve bunlarla yaşamaktan memnunum. Onlar artık hayatımın bir kesimi. Sayısı çok fazla ve artık saymıyorum. Yalnızca karın bölgemde yok. Lakin şimdi bitirmedi, biraz daha yaptırabilirim. Bir sabah kalktığımda içimden dövme yaptırmak gelebilir ve yaptırırım. Ayrıyeten yaşadıklarımdan etkilenip yaptırdığım dövmeler var, mesela şampiyon olursak bununla ilgili dövme yaptırabilirim.

Futbola olan sevgini anlatmak için, “Futboldan iki gün uzak kalırsam kendimi düzgün hissetmiyorum” demişsin. Sahiden futboldan uzak kalsan neler olurdu senin iç dünyanda?

Bunu düşündüğümde bile bacaklarım titrer. Ben futbol bağımlısıyım ve hayatım ona bağlıdır. Hatırlayabildiğimden beri her anım futbolla alakalı. Evdeyken, tatildeyken daima futbol düşünüm, hatta tatile giderken yanımda top götürürüm. Moralim bozuk olduğunda mesela, topa dokunmak bile beni keyifli ediyor. Beni özgürleştiriyor.

Gol sevincinde yaptığın hareketin öyküsünü anlatır mısın?

Bu geldiğim yerle alakalı bir kutlama hali, her gol attığımda bunu aileme, Hannover’daki yakınlarıma adıyorum. Trabzon’da Simon’unki ile birlikte benim gol sevincim tanınan oldu. Umarım daha fazla tekrarlayabiliriz.

Hayatında zorlandığın ve pes etmeyi düşündüğün vakitler oldu mu?

Hayatta bazen sıkıntı durumlarla karşılaşırsınız. Bu herkes için geçerli. Ancak ben vazgeçme hissiyatına hiç kapılmadım. Bu durum bireye bağlıdır. Ne kadar güçlü olduğunuza ve hayattan sahiden ne istediğinize bağlıdır. Ben yeterli vakitler da geçirsem, berbat bir durumla da karşılaşsam ne istediğimi biliyordum. Gelişmeler beni çok fazla ilgilendirmez ya da rahatsız etmez. Evet güç vakitler da gelebilir, ancak ben hiçbir vakit vazgeçmeyi düşünecek durumda olmadım.

Profesyonel ömrün zorluklarını düşündüğünüzde, en büyük motivasyon kaynakların bunlar mı?

Benim ana motivasyonum ailemdir. Annem, babam ve iki erkek kardeşim Zira gençken benim için çok şey yaptılar. Bu nedenle öncelikle onlar için futbol oynuyorum. Onları keyifli etmeye çalışıyorum ve onlara yardımcı olabilmek benim en büyük motivasyonumdur. Bunun yanında her vakit keyifli olmak gerekir. Bence bir futbolcu olarak yeterli bir çevredeyseniz, memnun olduğunuzda en yeterli futbolunuzu oynarsınız, keyif alırsınız. Kadro arkadaşlarınızla dost olduğunuzda birçok özel şey yaşarsınız zira bana nazaran birbirinizden diğer kimseniz yoktur. Her gün birbirinizi görüyor, burada çok uzun müddet geçiriyorsunuz. Bu nedenle birbirimizle uygun geçinmezsek alanda da keyifli olamayız.

Futbolcu olmasaydın, hangi meslekte ömrünü sürdürürdün?

Açıkçası bilmiyorum zira dürüst olmak gerekirse okulda çok başarılı değildim. O nedenle yalnızca futbol oynama hayalim vardı ve bu nedenle bu soruya nitekim cevap veremeyeceğim. Ne olursa olsun kesinlikle sporla ilgili bir hayatım olurdu.

Bir atletin hayatına asla sokmaması yahut uzak durması gereken şeyler ne olabilir?

Takım sporlarından bahsediyorsak, kendini ön plana koymasının, hem kendisi ve hem de ekip için pek sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Grubun bir kesimi olmak kıymetli. Ayrıyeten arkadaş olarak etrafınızda düzgün insanların olması sanırım. Bazen insanların sizden hakikaten neler istediğini anlamak zordur. Bir futbolcu olarak konuşuyorum, hakikaten sizdeki uygun şeyleri mi görüyorlar ya da sizi kullanmak mı istiyorlar, bilemiyorsun. Zira olağan insanlardan daha fazla kazanıyor olabilirsiniz. Bu durum sizi sonrasında üzebilir, hasebiyle bu stil şeylerin farkında olabilmek değerli.

Yetenekleri ile seni etkileyen futbolcular var mı?

Bir ofansif orta saha oyuncusu olarak kendi durumumdaki oyuncuları takip ederim daima. Kevin De Bruyne’I izlemeyi seviyorum. Odegaard, onu da beğeniyorum. Çok başarılı isimler. Gençken, Mesut Özil’i beğenirdim. Ancak elbette Ronaldinho ve Robinho çok yetenekli, küçükken ve uzun müddet onları izledim daima.

Uzun mühlet skor üretemeyince neler hissediyorsun, bu seni ruhsal olarak zorluyor mu?

Tabii ki her futbolcuyu tesirler zira futbol kazanmaya odaklı. Onun için gol atmak, asist yapmak değerli. Beni kulüp bu işleri yapmam için buraya getirdi. Bu nedenle alanda kaldığım her an bunları yapabilmeliyim. Lakin öncelik ne olursa olsun ekibin kazanması ve yeterli oynayabilmek. Şahsi olarak katkı sağlayamadığımda üzülürüm. İşler yolunda gitmediğinde konutta tek başımayken çok sinirleniyorum. Zira hırslı biriyim. Kadroma kesinlikle katkı sağlamam gerekir.

Bir maçta rakiplerin hangi davranışını kabul edilemez olarak değerlendirirsin? Birebir halde, senin yaptığın ve sonrasında pişman olduğun hareketin oldu mu?

Maç içinde birçok olayla karşılaşırsınız, istemediğiniz gelişmeler yaşanabilir, küfür de bunun içinde. Aslında küfre pek aldırmam lakin kimileri çok ileriye gidiyor, aileyi karıştırıyor. Bu çok yanlış ve maça odaklanmam gerekmesine karşın beni çabuk kızdırıyor. Kendi adıma yaptığım yanlış ise altyapıda gerçekleşti. O vakitler çabuk sinirlenirdim, alanda çok kırgın olduğum bir oyuncuyu tokatlamıştım. Evvelce agresiftim fakat artık olgunlaştım artık.

Unutamadığın maç ve unutamadığın gol hangileri?

Öncelikle Trabzonspor’daki birinci golüm, Adana Demirspor’a attığım yeterliydi ve beni çok keyifli etmişti. Öte yandan Ligue 1’de. Clermont’taki birinci golüm de pahalıydı. sonunda en üst düzey 5 ligden birindeydim. Adımı ve kendimi gösterebilmek için oradaydım. Bu nedenle o gol benim için çok duygusal, memnunluk verici bir goldü. Artık ulusal grup ismine hala birinci golümü atmayı bekliyorum. Bunun da hoş bir his olacağını düşünüyorum.

Maça çıkmadan kısa bir mühlet evvel ne düşünür, ne yaparsın? Sana uğurlu geldiğine inandığın bir şey var mı?

Maçtan evvel tercüman arkadaşım Yunus Emre’den top isterim ve o top daima yanımda olur. Bu hayatta bana her şeyi futbolun vermiştir o nedenle topun bende olması çok değerlidir. Bunun yanında dua ederim, İlah olmadan hiçbir şey mümkün olmazdı. O olmasa ben burada olmazdım. Bu nedenle, sağlıklı olduğum, alanda olduğum, kendimi gösterebildiğim için her vakit şükrederim. Yani maç öncesi topla vakit geçirip dua ederim.

Futbolun daha da heyecanlı ve seyredilir hale gelmesi için neler yapılabilir?

Taraftar varken biz yeterliyiz, Stadyum doluyken modunuz yüksek oluyor, kendinizi daha çok göstermek istiyorsunuz. Münasebetiyle taraftarlarımıza muhtaçlığımız var ve onların stadyuma gelmesi için her vakit yeterli uğraş etmeniz gerekir. Yani siz güzelseniz futbol sevilir, çok uğraş ederseniz heyecanlı hale gelir ve tribünler dolar.

Asla affetmeyeceğin şey nedir?

Kesinlikle ırkçılık. Buna son verilmesi gerekir, çok makus bu. Kimi ülkelerde devam ediyor ve bunun var olması aptalca. Beşerler daima bunun hakkında konuşmaktan yoruldular, çok sıkıcı bir durum.

Geçmişten bugüne, sence dünyanın en yeterli 11’ine kimler girebilir?

Neuer –

Marcelo, Sergio Ramos, Van Dijk, Dani Alves –

Busquets –

Ronaldinho, Iniesta, De Bruyne, Messi –

Ronaldo Nazario.