Spor yazarları Fenerbahçe – İkas Eyüpspor maçını değerlendirdi!
GÜRCAN BİLGİÇ – ÖFKEYİ CEBİNİZE KOYUN
Kendi kaosu içinde, kendi seyircisine karşı oynadı Fenerbahçe grubu. Taraftar olanlar maça gelmemişti aslında. Dönemin hayal kırıklığı içinde, Kadıköy’de beklediklerini vermeyen gruba karşı hallerini net koydular. Bu performansın sahipleri için daha küçük düşürücü bir durum aslında olamazdı.
Ama gelenler “seyirci” tarafı. Tribüne gelmenin tek nedeni vardı; tuttuğun ekibi destekleyip, kazandığını görmek-sevince ortak olmak. Lakin gol atan futbolcusunu ıslıklayıp, protesto edenler vardı. Nasıl ki gelmeyenler iletilerini net ortaya koyduysa, gelip de golü kutlamayanlar kendilerini “küçük düşürmeyi” başardılar. Elbette hesap soracaklar. Daha uygununu isteyecekler. Yansılarını de ortaya koyacaklar. Ancak saha ter dökeni, maç devam ederken amaca koymak, “müşteri” profiline yakışandır. O denli de yaptılar.
Bu sıkışmışlık içinde, öz tenkit yapması gerekenler de olmalı. Szymanski kendine sormalı mesela. Ya da Jose… “Futbolcularımı suçlamam, hiç suçlamadım” dedi maç öncesinde. Yani; “Sorun bende değil, onlarda” dedi aslında. Bir de çıkanı sarılıp, teskin edip oturtuyor. Tablonun-öfkenin nedeni kendisinin yapamadıkları değilmiş üzere. Fenerbahçe topluluğu artık kendine gelmeli, hesaplaşmayı sürece bırakmalı.
Kongreye gidiyor Ali Koç İdaresi. Tek nedeni bugün “istifa” diye bağıranların dediğini yapması, Mourinho’yu getirmesi. Fenerbahçe’nin çocuğunu beğenmeyenlerin aklına uyması. Artık kaçınılmaz bir süreç var. Herkes öfkesini cebine koymalı, sandığı beklemeli, ekibi rahat bırakmalı.
EMRE BOL – İMZA REZALETİ
Hem Fenerbahçe-Eyüp hem de Galatasaray-Kayseri maçlarını birebir anda izledim. Tribünleri görünce kimin şampiyonluğu hak ettiği net bir halde görülüyor. Gol atılıyor ne tribünde ne de kadroda sevinen dahi kalmamış! Oyuncu transferi yapılırken yalnızca meziyetlerine değil, karakterine de bakmak gerekiyor.
Gazı kaçmış gazoz üzere bir Fenerbahçe izledik. O yüzden maçı değil biraz imza kampanyasını kıymetlendirmek istiyorum. Bakın dostlar beni bilirsiniz. Ocu bucu olmadım hiçbir zaman… Lider Ali Koç sportif manada muvaffakiyet kazanamamış olabilir. Lakin ekonomik manada kulübe çağ atlattı. Tam bu hoş iktisadın ekmeğini yiyeceği periyot, ‘Sen git, diğeri gelsin’ demek en hafif tabiriyle ayıptır. Hele imza marifetiyle lider göndermek Fenerbahçe topluluğunda hiç görülmemiş bir rezalettir.
Bu yüzden imza kampanyası rezaleti bir an önce durdurulmalıdır. Bırakın idare hocayla imzalasın. Yeni transferlerle imzalasın. Bankalar Birliği borcundan kurtulmak için gerekli imzaları atsın. Ancak siz imzalamayın! Yoksa Fenerbahçe’nin bir yılı daha boşa gidecek. İmza toplanıp fevkalâde genel heyete gidip seçim yapılması en erken Ağustos ayını bulacak.
Bu ortada yapılması gereken transferleri kim yapacak? Bu yüzden Ali beyin işaret ettiği Eylül ayındaki seçim en gerçek seçenek gibi görünüyor. Fenerbahçe başkanı imzayla gönderilmez. Tamam şampiyonluk gitti bu dönem ancak seneyi de kaybetmeyelim. Eylül ayında yapılacak seçimde gereken yapılır. Seçimle gelen seçimle masraf. İmzayla değil! Bu imza işleri gelenek haline gelirse Fenerbahçe kaostan hiçbir vakit kurtulamaz. Benden söylemesi…
